Köyümüzün web sitesine hoş geldiniz....

Tarihi
  Köylülerin yaz aylarında yazıra inip kışın güzleye çıkmalarıyla köyün adı yazla olmuştur.zamanla yazır haline gelmiştir.antalyanın en çok toprağa sahip köyüdür.Köyün ilk çıkışı mağrif deresinde bulunan cumalı köydür.Tüm yazır köylerindeki gelenek ve görenekler birbirine yakındır Devamı için...

TASARIMCI HAKKINDA

 

 

Bey Dağları Yüzey Araştırmaları 2005
Nevzat ÇEVİK
 

Bu sezon çalışmalar 15 Temmuz - 15 Ağustos 2005 tarihleri arasında 30 kişilik bir ekiple, iki etap olarak yürütülmüştür. Çalışmalarımız Kültür Varlıkları ve Müzeler Genel Müdürlüğü’nün, zamanında izin verip, N. Doğan’ı temsilci ataması sayesinde zamanında başlayabilmiştir. Bu olumlu yaklaşımlarından dolayı çok müteşekkiriz. Bu yıl da, Akdeniz Üniversitesi Araştırma Projeleri Birimi, gereken tüm ihtiyaçları bir proje kapsamında karşılamış; yine Suna-İnan Kıraç Akdeniz Medeniyetleri Araştırma Enstitüsü (AKMED) projemize destek olmuş ve bu çerçevede bir çok önemli giderimizi karşılamış; Fransız üyelerimizin yol ve konaklama ücretleri Fransız Arkeoloji Enstitüsü tarafından; Alman üyelerimizin giderleri Mannheim Üniversitesi tarafından karşılanmıştır. Genel Müdürlüğümüze, Akdeniz Üniversitesi’ne, AKMED’e, Fransız Arkeoloji Enstitüsü ve Mannheim Üniversitesi ile Winckelmann Kurumu’na ve özellikle öğrencilerimize tüm ekip adına çok teşekkür ediyoruz.

I. Etap Çalışmaları:
Çevre Araştırmaları (N. Çevik, S. Bulut, İ. Kızgut, E. Akyürek) Neapolis Çiftlikleri:

Neapolis’e ulaşımı sağlayan orman yolu kenarında 3 adet çiftlik tespit edilmiştir. Bunlardan biri oldukça geniş bir alana yayılmış olup kalıntılar arasında bir değirmen taşı göze çarpmaktadır. Alan içinde blok taşlardan yapılan bir mezar dikkat çekicidir. Diğer bir çiftlik kalıntısı Boncuklu Kilise mevkiindedir. Erken Bizans Kilisesi’nin güney  bitişiğinde başlayan çiftlik kalıntıları arasında, dağınık durumda bir işlik ile oldukça nitelikli taş işçiliğine sahip çok sayıda konut kalıntısı bulunmaktadır. Bu alandaki son çiftlik ise Çiftlik I’in kuzey yakınlarındadır. Çok sayıda konut kalıntısının yanısıra bir de mezar vardır. Konutlardan birinin içinde büyük bir ağırlık taşı bulunmaktadır. Mezar, bir oda-podyum ve üzerinde lahit yerlerinin izlerini barındırmaktadır.

Palamut Düzü:
Neapolis’in, kuzeyindeki falez düzlüğündedir. Uzun yıllar önce yangın sonrasında tespit ettiğimiz, 1998’de de ön incelemeler yaptığımız alanda, eksik kalan işler tamamlanmıştır. Kalıntılar, doğu-batı yönünde uzayan geniş bir düzlük üzerinde bulunmaktadır. Manastırın batı tarafında ise 20-25 evden oluşan bir kalıntı grubu yer alır. Bazıları 3-4 oda ve avludan oluşan evlerin birçoğ unda armut formlu sarnıçlar ve çeşitli işlik elemanları na rastlanmıştır. Ev komplekslerinin tek tek planları çizilmiş, ayrıca bütün yerleşmenin kroki olarak planı çıkartılmıştır. Roma Dönemi’ne ilişkin olarak tepenin kuzeydoğu ucunda, kilisenin kuzey yakınında kayalıklar üzerinde 3 adet khamosorion ve kayalıklara açılan bir giriş tespit edilmiş olmasına karşın yerleşimde dönemin kesin bir profili çizilememektedir. Palamut Düzü’ne ıkmadan önce tepenin eteklerinde Roma Dönemi çiftlik kalıntıları bulunmaktadır.

Kartın Pınarı Yerleşimi (E. Akalın, B. Özdilek, H. Kan):
 Yerleşim, Doyran Köyü’nün 2.3 km. kuzeybatısındaki tepenin kayalık cephesi ve üzerindeki alanda yoğunlaşır (Res. 1). Tepenin kuzeybatısında bulunan alçak tepede konut kalıntıları ve bölgenin en nitelikli lahdi vardır. Kartın Pınarı merkez yerleşimi üç yandan ortalama 10-15 m. yüksekliğinde kayalık cepheye sahiptir. Kayalık güneydoğu uzun cephenin ortasından çoğunlukla ana kayadan oyulan, orijinal haliyle korunmuş hibrid yapı kalıntıları görülür. Bunlar akropolün girişi ön ve yanları nda bulunan ilk yapılardır. İki katlı bu yapıların öne doğru da –bugün çok izlenemeyen– duvarlarla tamamlandığı izlenir. Tepenin ön uzun yüzüyle orman yolu arasında kalan düzlük nekropolde 10 adet, tahrip olmuş lahit, orman yolu boyunca yan yana sıralanmıştır. Lahit sırasının güneybatı aşağısında ana kayaya oyulu nişlerle düzenlenmiş bir ölü kültü alanı görülür.

Kartın Pınarı güney alanındaki lahdin ön yüzü tamamen bezenmiştir. Tabula ansatanın iki yanında mızraklı kalkanlar yer alır. Soldaki kalkan içinde bir erkek büstü, sağdakinde iki erkek büstü bulunur. Önyüzün iki kenarı ndan üzüm salkımlı asma dalları yükselir. Üst frizde sol ve sağ yanlarda ikişer grup halinde girland tutan, eroslar bulunur. Frizin ortasında bir çift öküz ve önünde taburede oturan bir adamla karşısında duran başka bir adam bulunur. Alt frizde ise vahşi hayvanlar ve av sahnesi vardır. Avını parçalayan dağ aslanları ve aralarında mandalar yer alır. Lahdin yan yüzlerinde de yine kalkanlar bulunur. Lahit, defineciler tarafından podyumunun içine düşürülmüştür. Lahdin hemen yakınında görülen kemer parçalarından, mezarın bir kemer içinde yer aldığı anlaşılır. Yerleşim kayalığında 3 kaya mezarı bulunur. Üçü de arkosolium mezardır. Kemerli nişler biçiminde açılmış ve zeminlerine mezar yerleştirilmiştir. Tepenin kuzeydoğu ucundaki kayalık mezarlık olarak ayrılmıştır. Bu alanda aynı nekropol düzenlemesi içerisinde bir aedikula mezar ve arkasında da khamosorionlar bulunur. Yakınlarındaki kayalık taş ocağı olarak kullanılmıştır. Aedikula mezar üst örtüsüne varıncaya kadar sağlam korunmuştur.

Doyran Gölet Manastırı (E. Akyürek, A. Tiryaki):
Antalya-Saklıkent yolu üzerinde Doyran beldesi sapağı geçildikten yaklaşık 5-6 km. sonra sağ tarafa sapan kısa bir toprak yoldan 2004 yılında tamamlanmış olan Doyran Göleti’ne ulaşılmaktadır. Yolun sağ tarafında baraj gövdesine bakan küçük tepenin üzerinde boyu 30 m.’yi aşan bazilikal planlı bir kilise tespit edilmiştir. Kilisenin narteks kısmı dışında bütün duvarları ayaktadır. Doğu tarafı, apsis ve çok iyi durumda olan pastophoria odaları nı da içine alacak biçimde düz bir duvarla çevrilmiştir. Kilise, Erken Bizans Dönemi’ne özgü bazilikal planlıdır. Kilisenin güneydoğu tarafında, kiliseye 2 m. kadar yakınlı kta dikdörtgen planlı ve iki katlı olduğunu sandığımız bir başka yapı tespit edilmiştir.

II. Etap Çalışmaları: Çevre Araştırmaları Kitanaura (N. Çevik, S. Bulut, İ. Kızgut, E. Akyürek):
Antalya-Eski Kemer yolunun 44. km.’sinden 6 km. sonra Saraycık Köyü’ne varılır. Kalıntılar, doğu-batı yönünde uzanan akropol üstünde ve akropolün güney ve batı etekleri ile orman yolu boyunca uzanmaktadır. Akropol batı ve kuzeyi sarp kayalıklar üstünde yükselir. Güney kesimi daha az eğimli kayalık ve yamaçtır. Güneybatı girişten itibaren sur duvarları başlar ve bazı kesimlerde 5-6 m. yüksekliğe dek korunmuş olan surların iki kademeli olduğu görülür. Akropolün güney köşesinde, bosajlı duvarlara sahip sağlam ve yüksek korunmuş bir kule kalıntısı vardır. Sarp kuzey kesimde sur duvarı görülmez.

 Akropole 3 giriş tespit edilmiştir. Biri güneybatı, biri doğu diğeri de kuzeybatı taraftadır. Asıl giriş güneybatı taraftadır. Akropolün güneybatı ucunda bir bazilika kalıntısı bulunmaktadır. Girişi batıda olan bazilika üç neşi olup büyük bir apsise sahiptir. Merkez yapılarının devamında tam akropolün ortasında büyük bir bazilika daha bulunur. Narteksi, üç girişi, üç nefi, iki sütun sırası ve apsisi belirgindir. Oldukça nitelikli ve büyük boyutlu bu yapı Roma Dönemi’ndendir. Bazilika ile akropolün güneydoğu köşesinde bulunan Yazıtlı Yapı arasında kalan kısım ile doğu kayalıklarının başladığı yere kadarki alan tamamen konut doludur. Antik yolun akropole döndüğü kesimde yolun solunda (G) hamam-gymnasium, solunda da (K) iki büyük yapı görülür. Bunlardan biri, duvarındaki phallos kabartmasıyla dikkat çeker. Yerleşimin en nitelikli yapısı hamamdır (Res. 2). Neredeyse tüm bölümleri açıkça izlenebilir. Bazı bölümleri çatı başlangıcına kadar ayaktadır. Yapı 7 bölümden oluşur. Kuzey-güney doğrultusunda uzanır. İlk bölüm Akropole çıkan yolun sağından başlayan dikdörtgen planlı palaestra olup doğu ve batı kesimleri tamamen tahrip olmuştur. Sınırları ana kayadan ve genel hamam planından tespit edilebilmektedir. Palaestranın girişi kuzey yüzdedir. Burada in situ söve kalıntıları bulunur. Palaestranı n tam yapısallığını anlayacak kadar veri kalmamıştır. Palaestranın güney duvarının batısından bir giriş servis bölümüne açılır. Servis bölümü hamama girişi sağlar ve ikinci bölüme kadar dikdörtgen olarak uzar. Servis bölümünden, hamamın en büyük ve nitelikli bölümü frigidarium/apoditeriuma girilir. Frigidariumdan, büyük bir apsise sahip güney mekana geçilir. Benzeri Side Hamamı’ndan bilinen havuz bölümüdür. Bu odanın güney düz duvarı ortasından tepidariuma geçilir. Buradan da bir kapıyla caldariuma geçilir. Caldarium güney ve batı duvarında iki apsisle çevrelenir. Apsislerin ortasında birer pencere açıklığı bulunur.

Akropolün batısından uzanıp kuzeye dönen orman yolu boyunca iki yanlı nekropol devam eder. Hamam sonrası nda yolun kuzeyinde aedikula mezarlar ve lahitler ünlü Saraycık Heroonu’na kadar uzanır. Heroonun doğusunda aynı sıra üzerinde 4 odaya kapı açılmaktadır. Bu heroonun temenosu gibi gözükür. Heroonun batısından kuzeye inen güçlü bir duvar tüm yapıyı çevreler. Lahitlerin bitim sınırında kaya kütleleri üzerinde Trebenna örneklerinde olduğu gibi khamosorionlar ve yuvarlak ostothekler açılmıştır. Bu ostothekler yanında bazı stel yuvaları ve çukurluklar da gözlemlenir. Lahitlerin hemen hepsi Pisidia karakterinde kalkanlı-mızraklı ve ortaları nda tabula ansatalıdır.

Antalya-Altınyaka yolunun 53.8. km.’sinde sağa dönen orman yolu Bostanyeri Köyü’ne ulaşır. Köyün kuzeybatı sında, doğu-batı yönünde uzanan Kaplan Dağı’nın batı ucunda bazı kalıntılar vardır. Burası, Stadiasmus Patarensis bilgilerine dayandırılarak S. fiahin tarafından Kossara olarak lokalize edilmiştir. Buna karşın Kaplan Dağı tepesinde yerleşime ait olabilecek bir ize rastlanılmamı ştır. Görülebilen kalıntılar küçük bir savunma yapısına aittir.

Ovacık Tümülüsü (N. Çevik, S. Bulut, B. Özdilek):
 Altınyaka yolundan, Kemer yol ayrımından 4.2 km. sonra Bölücek Dağı’na dönülür. Bu yolun 3.5 km. sonrasında Yığılıtaş mevkiinde sürpriz bir kalıntı vardır. 17 m. çapında yığma taş parçaları yuvarlak bir alan oluşturmuştur. Bu alanın kuru-moloz duvarlarla çevrelendiği ve Tümülüs üstü yığma tepeciğinin sınırlandığı görülür (Res. 3). Tamamı açılmıştır. Yığmanın içinde uzunca bir dromosu olan mezar odası görülür. Giriş doğudandır. Dromosla birlikte mezar odasının uzunluğu 9 m.’dir. Yuvarlak planlı mezar odasının çapı yaklaşık 2.5 m.’dir. Korunan duvar yüksekliği ise 1.80 m.’dir. Bu bölgede saptanan –bilinen– ilk tümülüs olmasıyla çok önemlidir.

Lykai / Bölücektepe:
Gedelma’dan 1.8 km. batıda bulunur. Ovacık yolundan orman yangın kulesi yolundan gidilir. 1276 m. yüksekliğinde bir tepedir. Stadiasmus Patarensis’e göre S. fiahin’in yaptığı lokalizasyon sonucu Lykai’nin burada olması doğru görünmektedir. Stadiasmus’a göre, Kossara’dan Lykai’ye giden yol buradan Kithanaura ve Pygela yönlerinde iki güzergaha ayrılıyordu. Orman kulesinin kuzeydoğu eteğinde 2 eksedra, 4 lahit, 1 ostothek ve tanımlanamayan başka kalıntılar bulunmaktadır. Yangın kulesinin güneydoğu eteğinde, güçlü erken karakterli duvarları olan yapı kalıntıları vardır. Kulenin hemen arkasında yükselen tepenin kule tarafında bulunan yoğun kalıntılarda kaçak kazılar yapılmıştır. Defineci artıkları içerisinden ok ve mızrak ucu, kilit mekanizmaları, spatula gibi çok sayıda metal buluntu, 5 adet pişmiş toprak ağırşak, 1 adet lykion parçası, bıçak ucu yanında, bir de bulle benzeri çok küçük kurşundan yapılmış bir obje bulunmuştur. Eliptik formlu objenin bir yüzünde “Appollonios’a” anlamında Eski Yunanca bir sözcük diğer yüzünde ise mızrak kabartması vardır.

Kadrama / Gedelma:
Lykai’de/Bölücektepe Orman Kulesi’nden 1.8 km. uzaklıktadır. Kemer’in 12 km. batısındadır. Güneşli-Gedelma yerleşimi içerisinde, yayınlardan bilinen çok iyi korunmuş bir Bizans Ortaçağı kalesi bulunmaktadır. Kale, Jacobek tarafından İ.S. 9. yy.’a tarihlenir. Adı, “tahıl phrygmos’u -tahıl kurutma, tahıl koruma, hububat çukuru” anlamındadır. Burası sadece Gedelma için değil aynı zamanda bölge için bir depo-kale niteliğindedir.

Kelbessos (N. Çevik, I. P. Pedarros, S. Bulut) ve İnönü (İ. Kızgut, M. Kunze):
Periyodik olarak süren ve 3 yıl içinde bitirilmesi planlanmı ş çalışma alanlarımızdır. Bu yerleşimlerde 2005 çalışma sezonunda, haritalama ve envanterleme çalışmaları na devam edilmiştir. Gelecek sezon (2006) haritalar tamamlanacaktır. Harita çalışmaları dışında tüm önemli yapıların rölöveleri –plan-kesit– çıkarılmış, nekropolde ise mezarların çoğunluğu detaylıca incelenmiştir.

Güzle-Asarlık Tepe / Kapıkaya (N. Çevik, S. Bulut,B. Özdilek):
Kelbessos’dan Asarlık Tepe’ye Güzle-Yazır Korkuteli yol ayrımından sağa dönülerek Güzle Köyü’ne varılır. Kelbesos-Asarlık Tepe arası toplam 17 km.’dir. Güzle Köyü’nün kuzey yönünde yükselen Asarlık Tepe, doğu-batı doğrultusunda uzanan kayalık bir tepedir (Res. 4). Tepenin güney yamacında kalıntılar vardır. Yoldan ulaşılan ilk kesim kayalık yamacın yaklaşık ortalarıdır. Bu kesimde ilk olarak nekropolle karşılaşılır. Toplam 6 lahitten 3’ü sağlamdır. Lahitlerin arkasında bulunan 3 ana kaya kütleciğinde s tel yuvaları açılıdır. Bir koruma duvarı, lahitlerin bitişiğinde başlayıp kuzeybatıya’ya doğru yükselerek tepeye ulaşır. Aşağıdan da köşe yapıp güneydoğu’ya yönelir. Çift cidarlı duvarın kalınlığı 0.95 m.’dir. Moloz taşlarla ve harçla örülüdür. Tepenin orta kotlarında güneydoğu’ya doğru kilise bulunur. Üç neşi kilisenin narteks, naos ve apsisi ve duvarları görülebilmektedir.

Gasetin İni Çiftliği (N. Çevik, S. Bulut, İ. Kızgut, B. Özdilek, E. Akalın):
İki katlı ve 3 ana bölümden oluşan korunmuş yapının çevresinde de çok tahrip olmuş başka yapılar bulunmaktadır. Ana bölümün alt katı K tarafta iki küçük odanın tonozlarıyla taşınır. Bunlar işlik ve depolardır. Yapının güney tarafında bir kısmı dairesel dönen duvarlara sahip bir bölüm vardır. Bu bölümün en ilginç yanlarından biri doğu duvarı ortasında girişi karşılayan bir niştir. Tüm bölgede bir çiftlik evini en iyi yansıtan en iyi korunmuş kalıntıdır.

Çitdibi Çiftlik:
Typallia eteklerindeki yamaçta, yolun sağ üstündedir. Tüm etek tarım teraslarıyla doludur. Üç bölümden oluşan bir çiftlik evi sağlam korunmuştur. Evin 15 m. Kuzeyinde sağlam ve nitelikli iki lahit bulunur. Çiftliğin güney uzağında, yolun hemen altında, ana kayaya açılı bir işlik mevcuttur.

Kalebaşı (Asarlık Kalesi):
 Çandır Vadisi’nin güney yamacında, Yarbaşçandır Köyü’nün karşısındaki yamaçta Asartepe denilen mevkide tespit edilen iyi durumdaki kale, Bizans Dönemi’ne aittir (Res. 5). Bütün vadiye egemen olan bir konumdaki kalenin batı ve kuzey taraşarı yüz metreyi aşan sarp uçurumlar halinde olduğundan, duvarlar yalnızca güney ve batı taraşarını çevrelemektedir. Güney duvarına bitişik olarak yapılmış iki burçtan batı tarafındakinin alt kısmı sarnıç olarak yapılmıştır. Kalenin içinde ve çevresindeki yamaçlarda bulunan çok sayıdaki sırlı seramik parçaları Orta Bizans Dönemi’ne aittir.

Sinan Değirmeni:
Kelbessos’tan 4.8 km. batıdaki vadidedir. Adını köydeki eski değirmenden alan Sinan Değirmeni, olağanüstü bir coğrafya ve doğa içerisinde saklı kalarak orijinal görünümüyle günümüze dek ulaşabilmiştir. Çok sayıda ahşap depo vadinin bir yanında dizilidir (Res. 6). Yanlarında moloz taştan yapılmış evler bulunur. Bölgede çok örneği bilinen ahşap depolar ve taş-ahşap ev dokusu burada tümüyle yerleşim bazında korunmuştur. Sinan Değirmeni yerleşimi tüm orijinal dokusuyla sit ilan edilmeye uygun bir açık-hava müzesi gibidir. Derin kanyonun batıda sonlandığı uç nokta olarak genel arazi yapısından dolayı Kelbessos ve Trebenna territoriumlarının kesiştiği nokta olarak gördüğümüz ve bu nedenle arazi incelemesine gittiğimiz Sinan Değirmeni’nde karşılaştığımız yaşlı köylülerden İbrahim Dönmez, bize oldukça ilginç bilgiler vermiştir. Zira, günümüzde “bu derenin kuzey yanı (poyrazı) Doyranlılara, güney yanı da Geyikbayırlılara aitmiş”. Tıpkı Antik Dönem için de düşündüğümüz Kelbessos ve Trebenna sınırı gibi. Yakın zamana kadar tüm çevre yerleşimlerdeki halk burada Cuma günleri toplanarak, yörenin o zamanki tek camisinde ibadetlerini yaptıktan sonra ihtiyaçlarını da buradan karşılarlarmış. Kısacası, Sinan Değirmeni dinsel bir merkez olmasının yanı sıra ticari ve sosyal bir buluşma yeriymiş. Bu özel yerleşimin korunması ve tanıtılması amacıyla, tümüyle bir açık hava müzesine dönüştürülmesi ve değirmenin de, etnografik eserlerin sergilendiği yerel bir müze binası olarak düzenlenmesi konusu Kültür ve Turizm Bakanlığı’na bildirilmiştir.


Free Web Hosting